Külhanbeyi

Külhanbeyi

Hamamın ve hamam suyunun ısıtıldığı bölüme külhan, hamamı ve hamam suyunu ısıtan ateşi yakan kişiye de külhancı denirdi. Külhanbeyi ise külhancıya yardım eden kimsesiz çocuklara verilen addır. 

İlk toplandıkları yer Gedikpaşa Hamamı olan külhanbeylerinin piri Layhar’dır. Layhar’ın Gazneli Mahmut döneminde yaşadığı rivayet edilir.  Herkes külhanbeyi olamaz. Bunun için öncelikle kimsesiz olmak gerekirdi. Külhanbeyleri zor durumdaki çocukları ve kadınları gözetir; ancak kasaplar gibi zengin esnaflara da sataşmaktan geri durmazlardı. 

Külhanbeylerinin kendilerine has kıyafetleri, argoları, yürüyüş tarzları ve bir yaşam biçimleri vardı. Yumurta topuklu ayakkabısı, kartal kanat yeleği, kâküllü fesi ve kuşağındaki saldırmasıyla külhanbeyleri Türk hamamlarının kültürümüze kazandırdığı en önemli sosyal tip olmuştur. 

Sosyal dokunun bozulmasına paralel olarak külhanbeylerinin sayısı da günden güne artmış ve külhanbeyleri topluma zarar verir hale gelmiştir. Bunun üzerine 1846 yılında, bir gece polis güçleri İstanbul’daki tüm hamamları basıp yaklaşık 800 külhanbeyini toplamıştır. Külhanda barınmalarına bir daha izin verilmeyeceği söylenen ve öğütler verilen külhanbeylerinin 16 yaşından büyükleri askere alınmıştır. 16 yaşından küçükler ise orduya ayakkabı üreten fabrikaya çalışmaya gönderilmiştir. Böylelikle külhanbeyleri de sosyal hayatımızdan çıkmıştır. 

Türk Hamam Müzesi’nin külhan kısmında, dönemsel olarak külhanbeyi canlandırmasına yer verilmektedir. Külhanbeyinin “Heyt! Havada uçan, karada kaçan, kaş göz oynatan, var mı ulan bana yan bakan?” naralarıyla karşılanan ziyaretçi külhan ve külhanbeyliği geleneği hakkında bilgi almaktadır.

Bir yorum bırak

Your email address will not be published.